“Yok edilmem gerektiğini biliyorum. Ben doğanın bir hatasıyım, deli bir hayvanım.”
İnsan oğlu kocaman bir bilinmezlik sayın okur. Anaokulunda boyama yaptığın tombiş yanaklı bücür şimdi bir seri katil olabilir. Ya da babanın amcasının oğlu. Aman dikkat....
Demiş Andrei Chikatilo. Bazı insanlar gerçekten de doğanın hatası olabilir mi? Bir insan neden seri katil olur? Bir insanı seri katil olmaya iten o en büyük sıkıntı ne olabilir ki? Mesela siz, seri katil olmayı göze alabilir miydiniz? Bir şeyler eksik ki bir insan böylesine vahşileşebiliyor.
Nasıl seri katil oldular?
Nasıl seri katil oldular kitabı adından da anlaşılacağı üzere seri katillerden bahsediyor. Nasıl seri katil olduklarını biiir bir yazan yazarımız Jack Rosewood, 150 seri katilin hayatını kaleme almış. Hadi biraz kitaptan bahsedelim. Ve fiyatından tabii ki. Öncelikle ben Nasıl seri katil oldular kitabını 40 TL’ye migrostan almıştım. 1 sene geçmemiştir üstünden ve şu an fiyatı 80 TL bandında.
Kitabın içeriğine bakacak olursak; Seri katillerin klişe cümlesidir, Kafamın içinde ses duydum, Zevk için öldürüyorum. Dinleme be abim ablam, dinleme? Kafandaki ses sana git parkeleri ye deseydi yiyecek miydin güzel abim? Ha güzel abim? Çocukluk travmaları seri katil olmalarındaki en büyük nedenmiş. Örneğin çocukken ebeveyn kaosu ya da akran zorbalığı gibi sebepler seri katil yapıyormuş.
Seri katiller zekilerdir aslında. Yıllarca yakalanmadan cinayetten cinayete koşuyorlar yakalanmıyorlar. Bu kitap biyografi tarzında olduğu için her kelime ya da cümle spoiler olabilir. İnsan hayatı okumayı seviyor ve katillere ilgi duyuyorsanız okuyabilirsiniz.
Başlıktaki alıntı ise 53 kesinleşen cinayeti bulunan Sovyet seri katildir. İlk cinayeti 9 yaşındaki bir kızdır. Hakkında daha fazla çirkin hikaye için vikiye falan bakabilirsiniz. Bu katil 1992 yılında kafasına sıkılarak infaz edilmiş.
Bu yazıya tepkin ne?
Merhaba sayın okur! Ben, izlediği diziyi yarıda bırakıp başka diziye geçen, kitap alıp aylar sonra okuyan, bir oyuna başlayıp yarısında bırakan standart bir kişiyim. Bu blogda; izlediklerimi, okuduklarımı, dinlediklerimi, oynadıklarımı ve zaman zaman saçma sapan konularda yazarım. Kahve severim ama çayı kıramam, sabahları zor uyanırım ama gece yazı yazmak için yaratıldığımı düşünürüm. Arada sırada teknolojiye, çoğu zaman saçma düşüncelere dalarım. Kendime not alanım gibi burası. Ama belki sana da dokunur diye paylaştığım şeylerle buradayım. Okuyorsan, muhtemelen aynı frekanstayız. Yazıları beğendiysen yorumlarda buluşup sohbet edelim.
YAZAR PROFİLİNİ GÖR
